Nuri Bilge Ceylan’ın bazı sahneleri ile Abbas Kiyarüstemi sahnelerinin benzerliği konusu sinemanın şehir efsanelerindendir. Şehir efsanesi diyorum çünkü görsel olarak kurulan benzerliğin bir adım ötesine gittiğimizde o benzerliğin bir tür benzememezliğe dönüştüğünü görürüz. Görünür olan bu benzerlik, bakış biçimlerine geldiğimizde görünür farklılıklara dönüşür. Bu fark temelde bir gerçeklik biçimi farklılığıdır. Aynı zamanda da o gerçeklik biçiminin şekillendirdiği bir görme biçimi. Bu farklılığın özü ise şudur: Kiyarüstemi güzeldir, Nuri Bilge estetik.
Güzellik ve estetik ayrımını ortaya koymak için bütün sanat geleneğini işe koşmak gerekir. Bizans resminden Gotik’e, Barok’a, realizmden romantizme, oradan modernist sanatlara bir imge kronolojisi çıkarmak ve nesnenin imgeye dönüşürken nasıl bir süreç geçirdiğine bakmak… Yapacağımız bu yolculuğun da özeti şu olacaktır: Güzellik durağan değil akışkandır, güzellik imgesi sürekli yaşama ve yaşamda akması ile var olur. Estetik ise durağandır, estetik imge kendisini göze göstermek için durur ve yaşamı kendi lehine durdurur.
Şimdi konumuza geri dönelim. Ve yargımızı bir soruya çevirip cevabını verelim: Kiyarüstemi neden güzel, Nuri Bilge ise neden estetiktir?
Çünkü Kiyarüstemi’nin kadrajlarını anın devinimi belirlerken Nuri Bilge kadrajlarını belirleyen estetik kurallardır. O rüzgarda rasgele salınan başakları değil, kadraj dengesini ve altın oranı gözetir.
Kiyarüstemi için yuvarlanan şeyin nereye gideceği nerede duracağı bilinmez, çünkü yuvarlanan şey bakış inşa etmek için oradadır. Seyirciye devinden bir bakış hediye etmek… Nuri Bilge’de ise yuvarlanan şeyin nereye gideceği, nerede duracağı hesaplıdır. Yani belli ölçüyle belli bir mesafe kat eder yuvarlanan şey. Ondaki ölçülmüş bir harekettir.
Kiyarüstemi’nin yollarında kıvrımlar kadrajı dengeli şekilde kaplamaz, orantısızdır, kesiktir, yolun sonu görünmez, yolun bittiği hissini doğurmaz; Nuri Bilge’de ise yollar kadrajı bir dengeyle sarar. Yolun ötesine götürmez sizi, görünen yolun içinde tutar.
Kiyarüstemi’de gerçeği izlersiniz. O, gerçeğin elde kalmasını ister. Yorumlanmamış ve düzeltilmemiş kusurlu gerçeği. Düzeltmişse de kusurunu düzeltmemiştir, aksine görünür kılmıştır. Böylece Chul Han’ın ifadesi ile güzeli göstermiştir. Nuri Bilge ise gerçeklikle karşılaştırır bizi. Gördüğümüz onun gerçeğe yönelik yorumudur.
Kiyarüstemi gerçeğe bakın, deyip bakmamız için bizlere bakış alanları açar. Nuri Bilge gerçeğe bakar ve ben bunu gördüm, der.