Ali Atay’ın yönetmenliğini yaptığı Ölümlü Dünya filmi, sinemamızda romantik ve kaba komedi furyasının olduğu bir dönemde, komedi severler için sürpriz olmuştu. Daha önce oynadığı dizi ve filmlerdeki başarılı oyunculuğu ile tanıdığımız Ali Atay, Limonata filmi ile ilk defa yönetmenlik koltuğuna oturdu. 34. İstanbul Film Festivali’nde hem ulusal yarışmada hem de en iyi ilk film ödülü için aynı filmle yarıştı.
Ölümlü Dünya’sı ise hem senaryo, hem oyuncu kadrosu hem de zaman içerisinde birer deyime dönüşen replikleri ile ana akım seyircinin kaliteli komedi beklentisine cevap oldu. İlk filmin başarısı ikinci film konusunda seyirciyi sabırsızlığa sevk etti. Önce bir dijital platform için çekileceği duyurulan devam filmi, platformun Türkiye operasyonlarını durdurmasından sonra Taff yapımcılığında çekilerek 1 Aralık’ta vizyona girdi. Filmin platform gösterimi yerine sinemalarda gösterilmesi, pandemi sonrası zor durumlar yaşayan salonlar için de taze kan oldu. Zira film, ilk haftasında 400 binden fazla izlenerek ciddi bir gişe başarısı yakaladı.
Başarılı filmlerden sonra çekilen devam filmleri, genelde ilk filme göre konumlandırılarak eleştirilir ki bu kaçınılmaz bir durumdur. Zira elde somut veriler vardır ve bu, filme dair yorumlar için işi kolaylaştırır. Ölümlü Dünya 2’ye benzer bir yaklaşımla bakınca ilk filmin başarısının oldukça uzağında olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Bu keskin ve iddialı yargının ilk gerekçesi; ilk filmi, dönemin kaba komedilerinden ayıran dokunun bu filmde korunmamış olması. İlk filmde birkaç cümlede geçen argo ve küfür ifadelerinin bu filmde oran olarak hayli artması. “Ne yani filmde küfür var diye film kötü mü oldu?” denebilir. Benzer dönem komedilerinin kaba içerikleri bir eleştiri unsuru ise ve Ölümlü Dünya öyle olmadığı için seyirciyi yakalayıp başarılı olduysa tabii ki bu kriter üzerinden ikinci filme yaklaşılabilir. Ve ikinci film, ilk filme göre çok fazla argo ve küfür ifadeleri barındırıyorsa ikinci filmin kaba komedi türüne dahil olduğu için daha başarısız olduğu da rahatlıkla söylenebilir.
Ölümlü Dünya 2 filmini başarısız yapan bir diğer nokta da anlatı bütünlüğü ile ilgili… Filmin senaryo bütünlüğünde kopuklukların olması… Filmin olay akışında dört aksın olmasının doğurduğu anlatı parçalılığından bahsetmiyorum. İyi oyunculardan kaynaklı daha paradoksal bir durumdan söz ediyorum. Oyuncu kadrosunda son dönemde çok başarılı komedilere imza atmış isimler yer alıyor. Feyyaz Yiğit ve Doğu Demirkol adları ile gülümsetmeyi başaran komedi oyuncuları hatta komedyenleri. Bunlara bir de çektiği kısa doğaçlama videolarla bile milyonlara ulaşan Giray Altınok’u ekleyelim.
Filmin anlatı bütünlüğünü dağıtan işte tam olarak bu oyuncular ve onlarla özdeşleşen komedi tarzları. Bu durum, anlatıyı oyuncu ekseninde epizodik bir yapıya büründürüyor neredeyse. Yani bir komedi filmi içerisinde üç ayrı film izliyor hissine kapılıyoruz. Feyyaz Yiğit filmi bitince Doğu Demirkol filmi başlıyor o bitince de Giray Altınok filmi geliyor. Bu formülün seyirciyi yakalamak amacıyla bilinçli işe koşulduğu ise Feyyaz Yiğit, Doğu Demirkol ve Giray Altınok’un repliklerinde netlikle görülüyor. Giray Altınok’un hava sıcaklıkları ile ilgili çektiği doğaçlama kısa videosuna benzer şekilde filmde ameliyat sonrası bilinç kaybı yaşaması bu durumun en somut örneği.
Ölümlü Dünya 2, gişede olağanüstü bir başarı yakalamasına rağmen bir kaba komedi görüntüsü vermesi ve de anlatı bütünlüğünü dağıtan oyunculuklarla ilk filmin hayli gerisinde kalmış bir yapım. Filmin fanatikleri bu eleştiriye eleştiri getirirken tür eleştirisi yapıldığını ve de ilk film baz alınarak filmin eleştirildiğini umarım unutmazlar.
Bu filmi ilkinden bağımsız değerlendirmek daha adil ve mantıklı olur. İlkini izlemeyen de burada kendi başına bir komedi konulu film buluyor. Biz başarılı bulduk, evet argolar biraz rahatsız etti. Oyuncuların episod oluşturduğu yorumuna katılmıyorum bir bütünlük var çünkü ilişkilerinde.